ÖZET
Amaç:
Yoğun bakım ünitesine Nisan 2011-Nisan 2013 tarihleri arasında kabul edilen suisid ve intoksikasyon vakalarının incelenmesi.
Yöntemler:
Hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Olguların yaş, cinsiyet, zehirlenme nedenleri, laboratuvar sonuçları, tedaviyi red oranı ve prognozları incelendi.
Bulgular:
Yoğun bakım ünitesine kabul edilen 308 hastanın 105’i erkek (%34,1), 203’ü kadın (%65,9) yaş ortalaması erkek için 28,70±9,86, kadın için 26,80±10,43, ortalama yaş dağılımı 27,45±10,26 idi ve 65 yaş üstü sadece dört hasta vardı. Hastaların 275’inde (%89,3) ilaç intoksikasyonu (antidepresan, ağrı kesici, antibiyotik ve diğerleri), 33’ünde (%10,7) diğer nedenler (%2,92’sinde karbonmonoksit, %3,24’ünde esrar-ektazi, %0,64’ünde koroziv madde, %0,64’ünde organofosfat, %2,92’sinde fare zehiri intoksikasyonu, %0,32 iple ası yöntemi) tespit edildi. Toplam 234 hasta tedavi sonrası haliyle taburcu edilirken, 57 hasta tedaviyi red ettiği için taburcu edildi. Onbeş hasta psikiyatrik tedavi amacıyla dış merkez yataklı servise, bir hasta ilaç bağımlılığı nedeniyle Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’ne (AMATEM) bir hasta akut karaciğer yetmezliği nedeniyle Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi.
Sonuç:
Hastanemiz yoğun bakım ünitesine suisid ve intoksikasyon tanısıyla kabul edilen hastaların daha çok genç yaşlarda (ortalama yaş: 27,45) ve kadın cinsiyetinde (%65,9) olduğu tespit edilmiştir. Kadın hastalar suisid amacıyla en fazla antidepresan ilaç kullanmış olup erkekler bu amaçla en fazla parasetamol-antigripal ilaçları tercih etmiştir. Hiçbir hastada mortalite görülmemiştir.
Giriş
İntihar toplumun sosyal ve ekonomik yapısının göstergelerinden biri olup ülkemizde bu amaçla 1962’den beri intihar olaylarına ilişkin bilgiler Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından toplanmaktadır. Psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel faktörlerin etkisinde olan bu olay altta psikolojik rahatsızlığı olmayan normal kişilerden, ağır psikiyatrik bozukluğu olan kişilere kadar görülebilir. Bu çalışmanın amacı hastanemiz yoğun bakım ünitesine kabul edilen suisid ve intoksikasyon vakalarında hasta profilini vermektir.
Yöntemler
Nisan 2011-Nisan 2013 arasında Arnavutköy Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesine suisid ve intoksikasyon nedeni ile kabul edilen 308 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar suisid amacıyla seçilen kimyevi maddeye göre gruplandırıldı. Erkek ve kadın hastalar arasında; intoksikasyon nedenleri, suisid amaçlı kullanılan ilaçlar arasında fark, geliş birimi, taburculuk, tedaviyi red, biyokimya sonuçları psikiyatrik bozukluk, psikiyatri konsültasyon sonuçları arasında farka bakıldı.
Verilerin istatistiksel analizinde nonparametrik testlerden Mann-Whitney U testi uygulanmış p<0,05 değeri anlamlı kabul edilmiştir.
Bulgular
Hastanemiz yoğun bakım ünitesine Nisan 2011-Nisan 2013 tarihleri arasında suisid ve intoksikasyon tanısıyla toplam 308 hasta kabul edilmiş olup 105’i erkek (%34,1), 203’ü kadın (%65,9) yaş ortalaması erkek için 28,70±9,86, kadın için 26,80±10,43, ortalama yaş dağılımı 27,458±10,26 idi. Hastaların yaş, cinsiyet ve ortalama yaş dağılımı açısından anlamlı farklılık yoktu (p>0,05).
Yüzelli altı hasta acil birimden başvurmuş olup geri kalan 152 kişi dış merkezlerden 112 acil sevk yoluyla hastanemiz yoğun bakım ünitesine alınmıştır. Bu hastalardan 275’inde (%89,3) ilaç intoksikasyonu 33’ünde (%10,7) ilaç dışı nedenler tespit edilmiştir. İlaç dışı nedenlerin %2,92’sini karbonmonoksit, %3,24’ünü esrar-ektazi, %0,64’ünü koroziv madde, %0,64’ünü organofosfat, %2,92’sini fare zehiri intoksikasyonu, %0,32’sini iple ası yönteminin oluşturduğu saptanmıştır (Tablo 1). Kadın hastalar suisid amacıyla en fazla antidepresan kullanmış olup erkekler bu amaçla en fazla parasetamol-antigripal ilaçları tercih etmiştir (Tablo 2). Kadın ve erkek hastalar arasında kalış süresi, haliyle taburculuk, tedaviyi red, ilk başvuru birimi, biyokimya sonuçları, suisid amacıyla antidepresan kullanımı bakımından anlamlı farklılık vardı (p<0,05). Psikiyatri konsultasyonu, suisid amacıyla antidepresan hariç diğer ilaçların kullanımı, psikiyatrik bozukluk sonucu bakımından anlamlı farklılık yoktu (Tablo 3) (p>0,05). Mekanik ventilasyon uygulanan suisid ve intoksikasyon hastaları tabloda gösterilmiştir (Tablo 4).
Tartışma
TUİK verilerine göre yapılan kıyaslamada Türkiye genelinde intoksikasyon bildirimlerinde önemli eksiklikler olabilir. Zehirlenmeler bildirimi zorunlu hastalıklar listesinde yer almasına rağmen sekonder endişelerden dolayı bildirilmeyen vakalar bulunabilir.
Nisan 2011-Nisan 2013 tarihleri arasında hastanemiz yoğun bakım ünitesine toplam 606 hasta kabul edilmiştir. Bu hastaların 156’sı hastanemiz acil servisinden, 152’si dış merkezlerden 112 sevk aracılığı ile olmak üzere toplam 308 hasta “ilaç intoksikasyonu/suisid” tanısıyla yatırılmıştır. Hastanemiz yoğun bakım ünitesine iki yıl süresince yatan hastaların yaklaşık olarak %50’sinin bu tanıyla kabul edildiği tespit edilmiştir. TÜİK verilerine göre 2011 yılında intihar girişimi sayısı Türkiye genelinde 2677 olup İstanbul genelinde sayı 387’dir (1). Bu tanıyla iki yıl içinde hastanemiz yoğun bakım ünitesine 308 hastanın yatmış olduğu bunlarında %50’sinin dış merkezlerden sevk yoluyla gelmesi göz önüne alınacak olursa İstanbul için yüksek bir oran olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu da hastanenin bulunduğu bölge, eğitim düzeyi, ekonomik seviye ve nüfus yoğunluğu ile ilgili olabilir. Ayrıca hastanemiz yoğun bakım ünitesinin yeni açıldığı ilk altı aylık dönemde birinci basamak yoğun bakım olarak hizmet vermesi nedeniyle birinci basamak hasta kapsamındaki vaka sayısının yüksek oranda olmasına yol açtığını düşünmekteyiz.
Epidemiyolojik veriler intoksikasyonların daha çok genç yaş kadınlarda görüldüğünü, en sık ilaçların neden olduğunu ve en sık nedenin suisid girişimi olduğunu göstermektedir. Bizim çalışmamızın sonuçları da genel bilgi ile uyumludur. Yatan hastalarımızın büyük çoğunluğunu genç kadınlar oluşturmaktadır (2-7). Türkiye genelinde intihar edenlerin yaş grupları kadınlar için 15-29, erkekler için ise 15-34’dür. Bizim hastalarımızın ise yaş ortalaması erkek için 28,70±9,86, kadın için 26,80±10,43 bulunmuş olup TUİK verilerine göre daha büyüktür. Fakat yaş ortalaması İstanbul’da yapılan diğer bir çalışma ile paraleldir (3). Bu da yaşanılan bölge ile alakalı olabilir.
Ülkemizde akut zehirlenme etkenleri olarak ilaçlar birinci sırada olup (analjezik, antidepresan, antihistaminik, antihipertansif, antiepileptik vb.), bunu tarım ilaçları ve böcek öldürücüler (organofosfatlı, karbamatlı, piretrin grubu vb.), ev içi kimyasallar (çamaşır suyu, lavabo açıcı, kireç çözücüler, deterjanlar, naftalin vb.), zehirli gazlar (karbonmonoksit, boğucu gazlar), diğer kimyasallar, bitki ve besinler (mantarlar, salon bitkileri, balık, delibal, kayısı çekirdeği, vb.) ve zehirli hayvan ısırma ve sokmaları (akrep, yılan, örümcek, arı vb.) takip etmektedir (1).
Olgularımızda da intoksikasyon yönteminde en sık olarak medikal ilaçların kullanıldığı, ilaçların dağılımına bakıldığında antidepresanlar ve parasetamol-antigripal ilaçların ön planda olduğu saptanmıştır. Kadın hastalar suisid amacıyla en fazla antidepresan ilaç kullanmış olup erkekler bu amaçla en fazla parasetamol-antigripal ilaçları tercih etmiştir.
Medikal ilaç ile intihar girişiminde bulunan 275 hastanın 143’ünde (%46,4) tek ilaç kullanımı 132’sinde (%42,8) ise birden fazla ilaç kullanımı vardır.
2011 yılı verilerine göre intihar edenlerin %52’si kendini asarak, %26,1’i ateşli silah kullanarak, %10,1’i yüksekten atlayarak, %5,3’ü kimyevi madde kullanarak, %6,5’i ise diğer nedenler ile intihar edenlerdir. Hastalarımız arasında bir kişi iple ası yöntemini, dokuz hasta fare zehiri ile, iki hasta koroziv madde içerek, iki hasta organofosfat ile intihar yöntemini seçmiştir. Dokuz hasta karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle yatırılmıştır.
Yoğun bakım ünitesine kabul edilen hastalardan 308 hastadan 57 hasta tedaviyi reddetmiştir. İkiyüz otuz dört hasta haliyle taburcu edilmiştir. Hastalarımızdan dokuzu yoğun bakım ünitesinde entübe edilmiştir. Bunlardan hiçbir hastaya dializ ya da vazopressör tedavi verilmemiştir. İple ası olan bir hastaya trakeostomi açılmıştır (Tablo 4). On beş hasta psikiyatrik tedavi amacıyla dış merkez yataklı servise, bir hasta ilaç bağımlılığı nedeniyle AMATEM’e, bir hasta akut karaciğer yetmezliği nedeniyle Tıp Fakültesi Hastanesi’ne olmak üzere toplam 17 hasta sevk edilmiştir. Karbonmonoksit intoksikasyonu tespit edilen hastalardan altı hasta tedavileri süresince aralıklı olarak hiperbarik oksijen tedavisine gönderilmiştir. Üçyüz sekiz hastadan dokuzu entübe olarak takip edilmiştir. Hastaların arasında üçünde önceden belirlenmiş şizofrenik kişilik bozukluğu, altısında madde bağımlılığı öyküsü, ikisinde hamilelik ve birinde mental retardasyon mevcut olduğu saptanmıştır. Literatürde hastaların mortalitelerine bakıldığında %0,1 ile %2,4 oranlara rastlanmıştır.
Bizim yoğun bakım ünitemize yatan ve sevk edilen hastalardan hiçbiri vefat etmemiştir.
Hastanemiz yoğun bakım ünitesine suisid ve intoksikasyon tanısıyla kabul edilen hastaların daha çok genç yaşlarda ve kadın cinsiyetinde olduğu tespit edilmiştir. Kadın hastalar suisid amacıyla en fazla antidepresan ilaç kullanmış olup erkekler bu amaçla en fazla parasetamol-antigripal ilaçları tercih etmiştir.