Nazal Polipozis Hastalarında Ses Kalitesinin Subjektif Olarak Değerlendirilmesi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 278-281
Aralık 2014

Nazal Polipozis Hastalarında Ses Kalitesinin Subjektif Olarak Değerlendirilmesi

Med Bull Haseki 2014;52(4):278-281
1. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 17.03.2014
Kabul Tarihi: 20.06.2014
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Burun, ses oluşumunda rezonatör organ olarak görev yapmaktadır. Bu çalışmada amacımız nazal polipozisin meydana getirdiği burun tıkanıklığının ses kalitesi üzerindeki sübjektif etkisini değerlendirmektir.

Yöntemler:

Çalışmamıza nazal polipozis tanısı alan 36 hasta dahil edildi. Hastaların ses kalitesinin sübjektif değerlendirilmesi için ses handikap indeks 30 anketi kullanıldı. Hastalar, fizik muayeneyi takiben endoskopik muayene ve paranazal bilgisayarlı tomografi ile değerlendirildi. Endoskopik değerlendirmede Lund Kennedy ve paranazal bilgisayarlı tomografi sonuçlarını değerlendirmede ise Lund Mac-Kay skorlama sistemi kullanıldı. Hasta grubunun sonuçları burun tıkanıklığı şikayeti olmayan 20 kişilik kontrol grubunun ses handikap indeks 30 sonucu ile karşılaştırıldı.

Bulgular:

Hasta grubunda ses handikap indeks 30 ortalaması 43,16 (SS 15,53) idi. Kontrol grubunda ses handikap indeks 30 ortalaması 2,15 (SS 1,92) olarak bulundu. İki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,001). Hastaların Lund Kennedy skorlama sistemi ortalaması 8,58 (SS 2,5) ve Lund Mac-Kay skor ortalaması 17 (SS 5,52) olarak bulundu. Yapılan analizlerde nazal polipozis şiddeti arttıkça ses kalitesinden memnuniyetin azaldığı saptandı.

Sonuç:

Nazal polipozis tarafından oluşturulan burun tıkanıklığı hastaların ses kalitesini olumsuz etkilemekte ve hastalığın şiddeti arttıkça ses kalitesinde memnuniyet oranı düşmektedir.

Giriş

Ses oluşum mekanizması karın boşluğu, göğüs boşluğu, boğaz, baş boyun bölgesi kas ve organlarının rol aldığı karmaşık ve uyum gerektiren bir işbirliği ile gerçekleşmektedir. İnfraglottik vokal traktus tarafından itici güç sağlanır ve bütün üst solunum yolu sesin oluşumunda katkı sağlar (1,2). Burun sese rezonatör organ olarak katkı yapmaktadır. Rezonatör organ titreşimi sesle aynı frekansta olursa ses üzerinde güçlendirici etki oluşturur (3).

Burun tıkanıklığı septum deviasyonu, konka hipertrofisi, alerji, nazal tümörler gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Nazal polipler de burun tıkanıklığının önemli nedenlerinden biridir.

Çalışmamızda nazal polipozis tarafından oluşturulan burun tıkanıklığının sübjektif ses kalitesi üzerindeki etkilerini inceledik.

Yöntemler

Çalışmaya Temmuz 2013 ile Aralık 2013 arasında Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde nazal polipozis tanısı alan 36 hasta dahil edildi. Tüm hastalardan onam formu alındı. Hastalar hikaye alınması ve tam bir kulak burun boğaz muayenesinin ardından endoskopik ve paranazal sinüs bilgisayarlı tomografisi (BT) ile radyolojik olarak değerlendirildi. Larenks muayenesinde patoloji saptanan, daha önce larenks cerrahi girişim hikayesi olan, larengofarengeal reflüsü olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Sinonazal semptomu olmayan 20 hasta kontrol grubuna dahil edildi. Nazal polipozis saptanan hastaların endoskopik değerlendirme sonuçları Lund Kennedy skorlama sistemi ve paranazal sinüs BT sonuçları ise Lund Mac-Kay skorlama sistemi ile değerlendirildi.

Lund Kennedy skorlama sisteminde her iki nazal boşluk ayrı ayrı değerlendirilir. Polip, ödem ve salgı, 0 ile 2 arasında skorlanır. Toplam skor 0 ile 12 arasındadır (4). Lund Mac-Kay değerlendirme sisteminde sağ ve sol maksiler sinüsler, anterior etmoid sinüsler, posterior etmoid sinüsler, frontal sinüsler, sfenoid sinüsler ve osteometal kompleksler ayrı ayrı değerlendirilir. Mukozal inflamasyon ve sıvı birikmesi göz önüne alınarak, 0 tam açık ve 2 tamamen kapalı olacak şekilde skorlanır. Toplam skor 0 ile 24 arasındadır (5).

Ses kalitesi ses handikap indeksi (SHİ) 30 anketi ile değerlendirildi.Bu ankette hastalara ses memnuniyetini ölçen 30 soru sorulur. Her soruya 0 ile 4 arasında; 0 sorun yok ve 4 olabilecek en kötü durumu belirten puanlama yapılır. Sıfır ile 120 arasında sonuç elde edilir (6).

Elde edilen Lund Kennedy ve Lund Mac-Kay skorları da alt gruplara ayrılarak hastalığın şiddetine göre de inceleme yapıldı.

Hastaların verileri SPSS 17.0 programı ile analiz edildi. Tanımlayıcı istatistiklerin yanında iki grup arasındaki farkı değerlendirmek için parametrik verilerin değerlendirmesinde kullanılan bağımsız örneklem t-testi kullanıldı. Ayrıca gruplara göre göre skor sonuçlarının değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi ve gruplar arasındaki farkın değerlendirilmesinde post-hocTukey HSD testi kullanıldı. P<0,05 istatistiksel olarak anlamlı fark olarak değerlendirildi.

Bulgular

Çalışmaya katılan hastaların 23’ü erkek, 13’ü kadındı. Hastaların yaş ortalaması 42,4 (24-52 arası) idi. Hasta grubu ile kontrol grubunun ses yakınmalarının karşılaştırmasında hasta grubunda anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (p<0,01). Hasta grubunda SHİ-30 ortalama skoru 43,16 (SS 15,53) saptanırken kontrol grubunda ortalama 2,15 (SS 1,92) olmuştur (Tablo 1).

Hastaların Lund Kennedy skorlamasına göre SHİ-30 sonuçları Tablo 2’de verilmiştir. Lund Kennedy skorlama sistemi ortalaması 8,58 (SS 2,5) tespit edildi. SHİ-30 değerlerinin ortalaması Lund Kennedy skorları üç gruba ayrılarak değerlendirildi. Skor 4-6, skor 7-9 ve skor 10-12 gruplarının SHİ-30 skorlarının ortalaması arasında anlamlı fark gözlemlendi (p<0,01) (Tablo 2). Bu farkın hangi gruptan olduğunu anlamak için yapılan post Hoc Tukey testinde üç grubun skorlarının ortalamasının birbirinden anlamlı olarak farklı olduğu bulundu (p<0,01). Lund Kennedy skorları arttıkça SHİ-30 skorunun ortalaması arttığı bulundu. Hastalarda nazal polipozis şiddeti ile ses yakınması arasında doğru orantı olduğu görülmektedir.

Lund Mac-Kay skorları incelendiğinde ortalama 17 (SS 5,52) olarak saptandı. SHİ-30 değerlerinin ortalaması, Lund Mac-kay skorları üç gruba ayrılarak değerlendirildi. Skor 7-12, skor 13-18 ve skor 19-24 gruplarının SHİ-30 skorlarının ortalaması arasında anlamlı fark gözlemlendi (p<0,01). Bu farkın hangi gruptan olduğunu anlamak için yapılan post Hoc Tukey testinde üç grubun skorlarını birbirinden anlamlı olarak farklı olduğu bulundu (p<0,01). Lund Mac-kay skorları arttıkça SHİ-30 ortalamasının arttığı saptandı. Nazal polipozis şiddeti arttıkça ses yakınmasının arttığı görüldü (Tablo 3).

Tartışma

İnsanın sesinin kalitesinden duyduğu memnuniyet sosyal ilişkilerini etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Ses kalitesi çok sayıda değişik durumdan etkilenebilmektedir. Sesin rezonasyonsını sağlayan ağız boşluğu, nazal kavite, paranazal sinüsler ve boğazın hem şekil hem de genişlik olarak değişken olması, sesli fonemlerin ve perdelerin değişmesine neden olmaktadır (7). Farenks, burun ve paranazal sinüsler seste rezonansın oluştuğu bölgelerdir (8,9).

Nazal polipozis burun tıkanıklığına neden olarak nazalitenin azalmasına sebep olur. Bu duruma hiponazalite adı verilir ve ikiye ayrılır; rinolalia clausa anterior ve posterior. Posterior formunda nazal yarı ünlülerin rezonansında kayıp olur. Bu durumda m,n ve ng (İngilizce) b,d ve g olarak duyulur. Anterior formunda ise ucu kapalı bir boşluk oluştuğundan sesler yankılı hale gelir (10).

Literatürde burun tıkanıklığının ve üst solunum yollarına uygulanan cerrahi girişimlerin ses kalitesi üzerindeki etkilerini araştıran farklı çalışmalar mevcuttur ve bu çalışmalarda çelişkili sonuçlar olduğu görülmektedir (11-18).

Krook ve ark. (19) dekonjestanların nazalite üzerindeki etkilerini nazometre ile incelemiş ve nazometrenin hem nazalitenin değerlendirilmesinde hem de takibinde kullanılabileceği sonucuna varmışlardır. Aynı çalışmada dekonjestan kullanımı ile daha yüksek nazalite skorları elde edilmiştir. Nazal dekonjestanlar ile yapılan bir çalışmada özellikle yüksek frekanslarda sönümleme olduğu ortaya konmuştur. Spektral tepe ve vadilerin oluşumunda nazal kavitenin önemli rolü olduğu bulunmuştur (20).

Burun tıkanıklığı yapan konka hipertrofisi, septum deviasyonu ve nazal polipozis hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada bu patolojilerin ses yapısını etkilemediği sonucuna varılmıştır (11). Fakat daha yeni çalışmalarda nazal bölgeye uygulanan cerrahilerin ve farengeal bölge cerrahilerinin nazalite üzerinde etkileri olduğu ortaya konulmuştur (12-17). Behrman ve ark. (15) üst solunum yolu patolojisi olan hastalarla yaptıkları çalışmalarında ses değişiklikleri olduğunu ve bunun hastalar tarafından da farkedildiğini ortaya koymuşlardır. Hong ve ark. (18), nazal polipozisli hastalarda nazometre ile nazalitenin değerlendirildiği çalışmalarında birinci ve ikinci nazal formant frekanslarına bakmışlar ve ameliyat öncesi nazalans skorlarının kontrol grubuna göre oldukça düşük olduğunu fakat cerrahi sonrası normale döndüğünü saptamışlardır. Labio ve ark. (21), disfonisi olan çocuklarda burun tıkanıklığını incelemiş ve burun tıkanıklığı olan çocuklarda algısal, akustik ses analizi ve video stroboskopi ile değişiklikler saptamışlardır.

Çalışmamızda nazal polipozis nedeni ile hastalarda meydana gelebilecek ses değişikliklerinin onların yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini değerlendirdik. Çalışmamızda Lund Kennedy ve Lund Mac-Kay skorlama yöntemleri ile elde edilen sonuçlar kendi içlerinde üç gruba ayrılarak SHİ-30 sonuçları değerlendirildi (Tablo 2, 3). Her iki sınıflandırma sisteminde skorlar yükseldikçe SHİ-30 değerlerinin artığı gözlemlendi. Elde ettiğimiz sonuçlar bize hastaların ses memnuniyetlerinin bozulduğunu ve bunun da nazal polipozisin şiddeti ile orantılı bir şekilde kötüleştiğini gösterdi. Lund Mac-Kay ve Lund Kennedy skorları arttıkça ses handikap indeks ile elde edilen değerler daha kötüleşti.

Yaptığımız çalışmada sadece sübjektif bulguları değerlendirdiğimiz için nazal polipozis sonucu akustik ve aerodinamik parametrelerde oluşabilecek değişiklikler hakkında yorum yapılamamaktadır.

Ratajczak ve ark. (22), septoplasti sonrası 6. ayda SHİ-30 ile sübjektif ses kalitesinde düzelme olduğunu bulmuşlardır. Buna karşın Behrman ve ark. (15), üst solunum yolları cerrahilerinin ses üzerine etkilerini incelerken objektif parametrelerin değiştiğini fakat SHİ-30 skorlarında anlamlı değişiklik olmadığını bulmuşlardır. Bu çalışmalar septoplasti ve konkaplasti hastalarında yapılmıştır ve ikisi arasında çelişki dikkat çekmektedir. Bu çalışmalar ile bizim çalışmamız karşılaştırıldığında hastalarımız daha ileri derecede burun tıkanıklığından yakınması ve kontrol grubu ile kıyaslandığında ses kalitesinden duydukları memnuniyetsizliğin belirgin olduğu ortaya konmuştur. Hem muayene skorlaması hem de radyolojik sınıflandırmada ses kalitesinin düştüğü ve SHİ-30 skorlarının yükseldiği gözlemlendi. Bu da nazal poliplerin özellikle sesini kullanan kişilerde olumsuz etkisinin olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bu yüzden mesleğinde yoğun ses kullanımı gerektiren kişilerde nazal polip tedavisi burun tıkanıklığına ek olarak ses kalitesini de düzelteceğinden şiddetli vakalarda medikal tedaviyi takiben mutlaka cerrahi tedavi gerekmektedir.

Sonuç

Çalışmamızda nazal polipozis olan hastalarda sübjektif ses memnuniyetinin kötü olduğu ve bunun nazal polipozis şiddeti ile orantılı olduğu ortaya çıkmıştır.

Makale sadece PDF formatında mevcuttur. PDF Görüntüle
2024 ©️ Galenos Publishing House