ÖZET
Amaç:
Cerrahi ve radyolojik yeniliklere rağmen, safra kesesi kanseri (GC) kolesistektomi sonrası patolojik incelemede genellikle rastlantısal olarak teşhis edilir ve rastlantısal GC (IGC) olarak tanımlanır.
Yöntemler:
Kolesistektomi yapılan hastaların tıbbi dosyaları retrospektif olarak incelendi. IGC’de klinikopatolojik özellikler ile sağkalım arasındaki ilişkiyi araştırdık.
Bulgular:
Yirmi yılda 6225 hastaya kolesistektomi uyguladık. Bu çalışmaya sadece 21 IGC hastası dahil edildi. Tümör evrelerinin dağılımı: in situ kanser (n=1), T1 (n=2), T2 (n=7) ve T3 (n=11) olarak bulundu. Tümör alt tipleri, adenokarsinom (n=16), nöroendokrin tümör (n=2), müsinöz karsinom (n=2), adenoskuamöz karsinom (n=1) olarak tanımlandı. İleri evre T evresi, laparoskopik kolesistektomide açık kolesistektomi dönüş (OCC), pozitif cerrahi sınır, pozitif lenfovasküler invazyon ve preoperatif alkalen fosfatazın (ALP) yüksek aktivitesinin sağkalım süresini kısalttığı saptadık.
Sonuç:
Kolelitiaziste OCC veya preoperatif ALP’nin yüksek aktivitesi durumunda, IGC’yi aklımızda tutmalıyız. Patologlar, IGC’yi teşhis ettiklerinde tüm histopatolojik prognostik faktörleri içeren bir rapor sunmalıdırlar. Böylece revizyon patolojisi için zaman kaybedilmeyecek, T1b veya daha ileri T-evreleri için re-operasyon uygun zamanda uygulanabilecektir.