Karotis Aterosklerozu Tinnitus Oluşumunda Bir Neden midir?
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 63-67
Ocak 2021

Karotis Aterosklerozu Tinnitus Oluşumunda Bir Neden midir?

Med Bull Haseki 2021;59(1):63-67
1. Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Giresun, Türkiye
2. Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı, Giresun, Türkiye
3. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Prof. Dr. Cemil Tascioglu Şehir Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 30.10.2020
Kabul Tarihi: 01.01.2021
Yayın Tarihi: 08.02.2021
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Sonuç:

Sonuç olarak karotis darlığı ile tinnitus arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır. Karotis darlığı %1-49 arasında olanlarda HDL düzeyleri yüksek bulunmuştur.

Bulgular:

Olguların %79,5’ünde tinnitus görülürken, %20,5’inde tinnitus yoktur. Olguların %31,5’ünde karotis darlığı görülmezken, %16,4’inde %1-49 arasında, %21,9’unda %50-69 arasında ve %30,1’inde %70’ten fazla karotis darlığı görülmektedir. Tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların kolesterol, trigliserid, HDL ve LDL ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Tüm hastalarda karotis darlığı ile tinnitus varlığı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Karotis darlığı %1-49 arasında olan olguların HDL düzeyleri, darlığı olmayanlardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Karotis darlığına göre odyogram parametreleri değerlendirildiğinde karotis darlık düzeylerine göre olguların odyogram düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.

Yöntemler:

Çalışmaya 39’u kadın, 34’ü erkek olmak üzere toplam 73 hasta dahil edildi. Doppler sonucunda skleroz derecesine göre 4 gruba ayrıldı. Hastalardan rutin olarak trigliserid, total kolesterol, yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) incelemesi yapıldı. Hastalar tinnitusu olan ve olmayan olarak ayrıldı. Tümüne odyometrik tetkik yapıldı. Sonuçlar karşılaştırıldı.

Amaç:

Ateroskleroz, orta ve büyük çaplı arterlerin intima tabakalarını etkileyen bir hastalıktır. Bu çalışmada tinnitusta etiyolojik faktör olarak düşünülen ateroskleroz, karotis aterosklerozu araştırılarak gösterilmek istendi.

Anahtar Kelimeler:
Tinnitus, ateroskleroz, karotis arteri, odyogram

Giriş

Tinnitus, herhangi bir işitsel uyaran yokluğunda sesin algılanmasıdır (1). Tinnitus, kulak burun boğaz (KBB) hastalarında en yaygın görülen semptomlardan biridir. Belirtiler genellikle pulsatil ve non-pulsatil olarak sınıflandırılır (2).

Pulsatil kulak çınlaması nedenleri anevrizma, arteriyovenöz şantlar, arteriyo-arteriyel anastomozlar ve karotid sistemin intraluminal düzensizlikleri aberan karotid arter, kalp üfürümleri ve orta kulak vasküler neoplazmlarıdır (1).

Vasküler olmayan nedenler Östaki tüpünün anormal açıklığı, temporomandibular eklem rahatsızlığı, arteriyovenöz anastomoz, orofaringeal, stapedius ve tensör timpanik kasların miyoklonusunu içerir (2).

Artmış karotid duvar kalınlığının koroner ve serebrovasküler hastalıkların belirteçlerinden biri olduğu gösterilmiştir (3-5).

Ateroskleroz plak oluşumu ile mekanik olarak daralmaya neden olmakla kalmaz, aynı zamanda endotel disfonksiyonuna ve vasküler kompliyansta değişikliğe neden olur (6,7).

Doppler sonografi, karotis hastalığının tanısı için yapılan en yaygın görüntüleme çalışmasıdır.  Internal carotid artery peak systolic velocity (ICA PSV) ve Internal carotid artery end diastolic velocity (ICA EDV), Internal carotid artery (ICA) stenozunun saptanmasında kullanılan Doppler parametreleridir (8).

Ateroskleroz, tipik lezyonu ateroma plakları olan orta ve büyük çaplı arterlerin intima tabakalarını etkileyen bir hastalıktır. Endotel disfonksiyonu aterosklerotik süreçteki temel mekanizmalardan biridir. Klasik ve yeni belirlenen risk faktörleri endotelde vazodilatatör cevabın azalmasına yol açan kronik hasarlanma oluştururlar. Böylece endotelde oluşan vazokonstriksiyon, enflamatuvar hücrelerin birikimi, düz kas hücrelerinin migrasyonu, sitokin üretiminin artışı gibi olaylar aterosklerotik plak oluşumuna neden olurlar. Hiperkolesterolemi, ateroskleroz patogenezinde rol oynayan en önemli faktördür (9).

Bu çalışmada tinnitusta etiyolojik faktör olarak düşünülen ateroskleroz, karotis aterosklerozu araştırılarak ortaya koymaya çalışıldı. Hastalar karotid arter Doppler ultrasonografi ile değerlendirildi. Tinnitusu olan hastalarda internal karotid arter lümen çapları ölçüldü. Ayrıca, trigliserid, kolesterol, yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) düzeyleri de incelendi. Bu değerler ile ateroskleroz ve tinnitus arasındaki ilişki ortaya konmaya çalışıldı.

Yöntemler

Bu çalışmanın etik kurulu üçüncü basamak hastane etik kurulundan (2016-245) alındı. Çalışmaya 39’u (%53,4) kadın ve 34’ü (%46,6) erkek olmak üzere toplam 73 hasta dahil edildi. Tüm hastalar etik kurallara uygun olarak bilgilendirildi ve onamları alındı. Dışlama kriteri olarak doğuştan işitme kaybı olanlar, daha önce kulaktan cerrahi geçirenler veya kronik otiti olanlar, daha önce bir yüksek sese maruz kalma hikayesi olanlar, ototoksik ilaç kullanma hikayesi olanlar dahil edildi.

Kalp ve damar cerrahiye başvurup karotis aterosklerozu tanısı konan hastalar yapılan Doppler ultrasonografi (Toshiba Applio 300 Japan) sonucunda skleroz derecesine göre 4 gruba ayrıldı. Grup 1 stenoz olmayan hastalar, grup 2 %1-49 arası, grup 3 %50-69 arası ve grup 4  %70 den fazla olanlar olarak sınıflandırıldı. Hastalardan rutin olarak trigliserid, total kolesterol, HDL ve LDL incelemesi yapıldı. Sonra tüm hastalar KBB muayenesinden geçirildi. Dışlama kriterleri haricinde olan hastalara tinnitus varlığı sorgulandı. Hastalar tinnitusu olan ve olmayan olarak ayrıldı. Ayrıca hepsine odyometrik tetkik yapıldı. Sonuçlar istatistiksel incelemelerle karşılaştırıldı.

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS Statistics 22.0 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken parametrelerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilks testi ile değerlendirilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı sıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında tek yönlü Anova testi ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Kruskal-Wallis testi kullanıldı. Normal dağılım gösteren parametrelerin iki grup arası karşılaştırmalarında student t-testi, normal dağılım göstermeyen parametrelerin iki grup arası karşılaştırmalarında Mann-Whitney U testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise ki-kare testi ve Continuity (Yates) düzeltmesi kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.

Bulgular

Çalışma Ocak 2016-Nisan 2018 Tarihleri arasında yaşları 44 ile 90 arasında değişmekte olan, 39’u (%53,4) kadın ve 34’ü (%46,6) erkek olmak üzere toplam 73 olgu üzerinde yapılmıştır. Olguların yaş ortalaması 63,65±10,16 yıldır.

Stenoz gruplarına bakılınca grup 1’de 23 hasta, grup 2’de 12 hasta, grup 3’de 16 hasta ve grup 4’te 22 hasta bulundu.

Olguların %79,5’inde tinnitus görülürken, %20,5’inde tinnitus yoktur. Olguların %31,5’ünde karotis darlığı görülmezken, %16,4’ünde %1-49 arasında, %21,9’unda %50-69 arasında ve %30,1’inde %70’den fazla karotis darlığı görülmektedir (Tablo 1).

Tablo 1

Tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların yaş ortalamaları ve cinsiyet dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05) (Tablo 2).

Tablo 2

Kolesterol değerlerine bakınca tinnitus olanlarda kolesterol ortalaması 201,16 mg/dL iken tinnitus olmayanlarda 214,13 mg/dL olarak bulundu. Trigliserid değerlerine bakınca tinnitus olanlarda trigliserid ortalaması 133,78 mg/dL iken tinnitus olmayanlarda 133 mg/dL olarak bulundu. HDL değerlerine bakınca tinnitus olanlarda HDL ortalaması 61,53 mg/dL iken tinnitus olmayanlarda 53,53 mg/dL olarak bulundu. LDL değerlerine bakınca tinnitus olanlarda LDL ortalaması 113,64 mg/dL iken tinnitus olmayanlarda 127,4 mg/dL olarak bulundu. Tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların kolesterol, trigliserid, HDL ve LDL ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05) (Tablo 3).

Tablo 3

Tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların 500-1000-2000-4000-8000 frekansta odyogram düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05) (Tablo 4).

Tablo 4

Karotis darlığına göre grup 1’de tinnitus olanların sayısı 15 iken tinnitus olmayanların sayısı 8 olarak bulundu. Grup 2’de tinnitus olanlar 9, olmayanlar 3, grup 3’te tinnitus olanlar 13, olmayanlar 3 ve grup 4’te tinnitusu olanlar 21, olmayanlar 1 olarak bulundu.

Tüm hastalara bakıldığında karotis darlığı ile tinnitus varlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p=0,090; p>0,05) (Tablo 5).

Tablo 5

Hastaların yaşı ve cinsiyetlerine göre karotis darlık düzeylerine bakıldığında olguların yaş ortalamaları ve cinsiyet dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05) (Tablo 6).

Tablo 6

Karotis darlığına göre kan yağ parametrelerinin değerlendirildiğinde, karotis darlık düzeylerine göre olguların kolesterol, trigliserid ve LDL ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).

Karotis darlık düzeylerine göre olguların HDL ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p:0,007; p<0,05). Anlamlılığın hangi karotis darlık düzeyinden kaynaklandığının tespiti için yapılan ikili karşılaştırmalar sonucunda; karotis darlığı %1-49 arasında olan olguların HDL düzeyleri, karotis darlığı olmayan olgulardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p:0,003; p<0,05). Diğer karotis darlık düzeyleri arasında HDL ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05). Karotis darlığına göre odyogram parametreleri değerlendirildiğinde karotis darlık düzeylerine göre olguların odyogram düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).

Tartışma

Tinnitus KBB alanında çok görülen bir şikayettir (2). Etiyolojisinde birçok neden mevcuttur (1). Bu nedenlerden bazıları önlenebilir nedenler iken bazılarının önüne geçilemez. Ateroskleroz oluşumunun insanın doğumuyla birlikte başladığı ve artışının birçok faktöre bağlı olduğu biliniyor. Aterosklerozun artması damar lümen çapını azaltarak damarın kan akımını sağladığı bölgeye daha az kan gitmesine neden olur. Bu da o bölgenin fonksiyonunu etkiler. Yine ateroskleroz sadece bir damarda sınırlı kalmayıp tüm damar sistemini etkilemektedir. Dolayısıyla karotiste görülen ateroskleroz tüm damar sisteminin de habercisi olabilir. İç kulak da arteriyel sistemle vaskülarize olduğundan bu damardaki bir ateroskleroz da kanlanmayı etkileyebilir. Bunun sonucunda tinnitus gelişebilir.

Tinnitus varlığına göre yağ parametrelerinin değerlendirildiğinde anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu da kan parametrelerinin tinnitus etiyolojisinde bir etken olmadığını ortaya koymaktadır.

Bu çalışmada karotis ateroskerozu mevcut olan hastalarda tinnitus varlığının skleroz olmayanlarla kıyaslaması yapılmak istendi. Yapılan istatistiki sonuçlara göre karotiste skleroz ile tinnitus arasında ilişki bulunamadı. Aterosklerozda yağ parametrelerinin önemini ortaya koymak için yapılan tetkiklerde ise karotis darlığına göre kan yağ parametrelerinin değerlendirilmesinde, karotis darlık düzeylerine göre olguların kolesterol, trigliserid ve LDL ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. Bu da bize aterosklerozda beslenmenin ve kan yağ değerlerinin dışında başka etiyolojik faktörlerin daha önemli olduğunu ortaya koydu.

Karotis darlık düzeylerine göre olguların HDL ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır. Anlamlılığın hangi karotis darlık düzeyinden kaynaklandığının tespiti için yapılan ikili karşılaştırmalar sonucunda, karotis darlığı %1-49 arasında olan olguların HDL düzeyleri, karotis darlığı olmayan olgulardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Diğer karotis darlık düzeyleri arasında HDL ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Oysa tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların kolesterol, trigliserid, HDL ve LDL ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuç da tinnitusun etiyolojisinde direkt olarak yağ parametreleri arasında bir ilişki bulunmadığını ortaya koymaktadır.

Bizim hastalarımızda ateroskleroz gelişiminde rol oynayabilecek kolesterol paneli dışındaki yeni risk faktörleri değerlendirilmemiştir. Kolesterol paneli normal laboratuvar değer aralıkları bizim hastanemizde şu şekildedir: Kolesterol: 0-200 mg/dl, trigliserid: 0-200 mg/dL, HDL: 45-65 mg/dL, LDL: 0-130 mg/dL. Çalışmaya katılan hastalarda kolesterol paneli değerleri istatistiksel anlamlı bulunmamıştır. Bunun kolesterol dışı diğer faktörlere bağlı olabileceği düşünülmektedir. HDL’nin anti-enflamatuvar, anti-oksidatif, anti-apopitotik, anti-enfeksiyöz ve anti-trombotik özellikleri de iyi bilinmektedir (10). HDL’nin istenen seviyelerde tutulması klinik öneme sahiptir. HDL’nin 60 mg/dL’den fazla olması yüksek kabul edilir. Bu değerin kadınlarda 50 erkeklerde 40 dan az olması HDL düşüklüğü olarak ifade edilir (11) .

Bizim hastalarımızda en yüksek HDL değeri 126 mg/dL’dir. HDL’nin normalden yüksek olması HDL partikül metabolizmasının bozulduğunu göstermektedir. Bu durumda HDL kolesterol partikülleri sürekli çok iyi olarak tanımlansalar da kanda kolesterol ester transfer proteini eksik olduğundan HDL partiküllerinin kandan uzaklaştırılamıyor olduğu anlaşılır. Damar darlığı %1-49 arasında olan 12 hastadan 7’si kadın, 5’i erkekti. Bu kadınlarda HDL yüksekliğine sebep minör risk faktörleri olabileceği düşünüldü.

Tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların 500-1000-2000-4000-8000 frekansta odyogram düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuç bizim olgularımızda tinnitusun etiyolojisinde işitme kaybı olmadığını ortaya koymaktadır. Ancak yüksek frekans odyometri yapılmaması bu çalışmanın eksikliğidir. Zira daha önce tinnitus ile yapılan çalışmalarda tinnitusu olan hastalarda özellikle yüksek frekanslarda işitmede düşüş olduğunu ortaya koymaktadır (12).

Koo ve ark. (13) yaptıkları çalışmada periferik arter tıkayıcı hastalıkları ile tinnitus arası ilişki bulamadıklarını bildirmiştir. Terzi ve ark. (14) ise tinnituslu hastlarda  karotis arterin intima kalınlığının kontrol grubuna göre daha kalın olduğunu bildirilmişlerdir.

Bizim çalışmamızda karotis darlığı ile tinnitus arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır. Çalışmamızda tinnitus görülen olgular ile görülmeyen olguların yaş ortalamaları ve cinsiyet dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır Bu çalışmadaki kısıtlılığımız 50 yaştan küçük hasta sayımızın çok az olmasıdır.

Sonuç

Sonuç olarak karotis darlığı ile tinnitus arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır. Karotis darlığı %1-49 arasında olanlarda HDL düzeyleri yüksek bulunmuştur. Daha geniş hasta sayıları ile değişik yaş gruplarının da çalışmaya dahil edildiği yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.

Yazarlık Katkıları

Konsept: G.Y., Dizayn: G.Y., Veri Toplama veya İşleme: Ö.K., Analiz veya Yorumlama: T.L.K., Literatür Arama: T.L.K., Yazan: G.Y., K.M.Ö.

Çıkar Çatışması : Herhangi bir çıkar çatışması yoktur.

Finansal Destek Beyanı: Herhangi bir finansal destek alınmamıştır.

Kaynaklar

1
Terzi S, Arslanoğlu S, Demiray U, Eren E, Cancuri O. Carotid Doppler ultrasound evaluation in patients with pulsatile tinnitus. Indian J Otolaryngol Head Neck Surg 2015;67:43-7.
2
Kim JM, Kim CD, Kim SW. A case of pulsatile tinnitus from the atherosclerosis and atheroma in superior labial artery and facial artery. Korean J Audiol 2012;16:156-8.
3
Saba L, Sanfilippo R, Pascalis L, Montisci R, Caddeo G, Mallarini G. Carotid artery wall thickness and ischemic symptoms: evaluation using multi-detector-row CT angiography. Eur Radiol 2008;18:1962-71.
4
Simon A, Megnien JL, Chironi G. The value of carotid intima-media thickness for predicting cardiovascular risk. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2010;30:182-5.
5
Coll B, Nambi V, Feinstein SB. New advances in noninvasive imaging of the carotid artery: CIMT, contrast-enhanced ultrasound, and vasa vasorum. Curr Cardiol Rep 2010;12:497-502.
6
Lieberman EH, Gerhard MD, Uehata A, et al. Flow-induced vasodilation of the human brachial artery is impaired in patients <40 years of age with coronary artery disease. Am J Cardiol 1996;78:1210-4.
7
Davignon J, Ganz P. Role of endothelial dysfunction in atherosclerosis. Circulation 2004;109:27-32.
8
Grant EG, Benson CB, Moneta GL, et al. Carotid artery stenosis: gray-scale and Doppler US diagnosis--Society of Radiologists in Ultrasound Consensus Conference. Radiology 2003;229:340-6.
9
Tetik S, Tanrıverdi B. Aterosklerozun Patofizyolojisi ve Risk Faktörleri. Marmara Pharm J. Available from: http://dspace.marmara.edu.tr/bitstream/handle/11424/5269/10.12991-marupj.259875-226361.pdf?sequence=1&isAllowed=y. 2017;21:1-9.
10
Chang HC, Hsieh CF, Tantoh DM, et al. HDL and associated factors stratified by sex and menopausal status: results from a community-based survey in Taiwan. Oncotarget 2018;9:16354-67.
11
Ascaso JF, Fernández-Cruz A, González Santos P, et al. Significance of high density lipoprotein-cholesterol in cardiovascular risk prevention: recommendations of the HDL Forum. Am J Cardiovasc Drugs 2004;4:299-314.
12
Yildirim G, Berkiten G, Kuzdere M, Ugras H. High frequency audiometry in patients presenting with tinnitus. Available from: https://www.advancedotology.org/content/files/sayilar/77/buyuk/IAOOct2010p401-4071.pdf. J Int Adv Otol. 2010;6:401-7.
13
Koo M, Chen JC, Hwang JH. Risk of Peripheral Artery Occlusive Disease in Patients with Vertigo, Tinnitus, or Sudden Deafness: A Secondary Case-Control Analysis of a Nationwide, Population-Based Health Claims Database. PLoS One 2016;11:0162629.
14
Terzi S, Arslanoğlu S, Demiray U, Eren E, Cancuri O. Carotid Doppler ultrasound evaluation in patients with pulsatile tinnitus. Indian J Otolaryngol Head Neck Surg 2015;67:43-7.