Derin Boyun Enfeksiyonları: Seksen Beş Hastalık Retrospektif Analiz
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 158-160
Eylül 2016

Derin Boyun Enfeksiyonları: Seksen Beş Hastalık Retrospektif Analiz

Med Bull Haseki 2016;54(3):158-160
1. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 22.01.2016
Kabul Tarihi: 22.01.2016
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Çalışmamızda derin boyun enfeksiyonlarının klinik bulguları ve tedavi sonuçları değerlendirilmiştir. Derin boyun enfeksiyonları hızla ilerleyen ve ölümcül komplikasyonları olabilen hastalıklardır.

Sonuç:

Birçok derin boyun enfeksiyonu olgusu intravenöz antiyotik ile tedavi edilebilmektedir. Eğer iyileşme olmaz ise bu hastalara cerrahi drenaj uygulamak gerekmektedir.

Bulgular:

Derin boyun enfeksiyonu tanısı alan 85 hastanın, 33’ü 18 yaş altı (çocuk grubu), 52’si 18 yaş üstü idi (erişkin grup). Hastaların yaşlarının dört ile 56 arasında olduğu gözlendi (ortalama 24,109±14,003). Her iki grupta en sık görülen şikayetler; ateş, trismus, ağrı ve odinofaji idi. Erişkinlerde derin boyun enfeksiyonu en sık peritonsiller alanda, çocuklarda ise parafarengeal alanda gözlenmiştir. Tüm hastalara intravenöz antibiyoterapi başlanmış ve bazı hastalara cerrahi drenaj uygulanmıştır. En sık intravenöz antibiyotik olarak ampisilin-sulbaktam tek başına ya da metronidazol ile kombine edilerek kullanılmıştır.

Yöntemler:

Parafarengeal, submandibular ve peritonsiller apselerden oluşan derin boyun enfeksiyonlarını değerlendirdiğimiz ve 85 hastalık retrospektif olarak planladığımız bir çalışmadır.

Anahtar Kelimeler:
Apse, boyun, parafarengeal bölge

Giriş

Derin boyun enfeksiyonları, boyunda yer alan potansiyel boşluklarda başlayan ve tedavi edilmediği takdirde hızla apse formasyonuna dönüşebilen hızlı başlangıcı olan enfeksiyonlardır (1). Erken tanı konulmadığı ya da yetersiz tedavi uygulandığı durumlarda derin boyun enfeksiyonları hayati yapılara komşulukları sebebi ile ciddi komplikasyonlara sebep olmaktadır (2). Bizim çalışmamızda Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde yatırılarak tedavi edilen 85 hastanın klinik özellikleri ve tedavi sonuçları incelenmiştir.

Yöntemler

2008-2014 yılları arasında derin boyun enfeksiyonu tanısı ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde yatırılıp tedavisi düzenlenen 85 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar yaş, cinsiyet, tedavi öncesi şikayet ve bulgular, medikal tedavi, cerrahi drenaj ihtiyacı ve komplikasyonları açısından yeniden değerlendirildi. Hastaların sonuçları ve tedavi biçimleri literatür eşliğinde tartışıldı.

Bulgular

Tedavisi düzenlenmiş 85 hastanın; 53’ü (%62,35) erkek, 32’si (%37,65) kadındı. Yaş aralığı 4-56 olan hastaların yaşlarının ortalaması 24,1 idi. Seksen beş hastanın 33’ü 18 yaş altı (çocuk grubu), 52’si 18 yaş üstü idi (erişkin grup). Tanı anında bulunan en sık şikayetler; ateş, boyunda şişlik, boyunda ağrı ve odinojaji olarak kaydedilmiştir (Tablo). Hastaların en sık fizik muayene bulgularının, boğazda enflamasyon (%85), servikal lenfadenopati (%72), boyunda ağrı ve şişlik (%54), boyunda hareket kısıtlılığı (%42), uvulada ve tonsilde mediyalizasyon (%44) ve tortikolis (%22) olduğu görülmüştür. Tüm hastaların tedavileri kulak burun boğaz kliniğinde yatırılarak yapılmış ve yatırılan hastaların hepsi intravenöz antibiyotik tedavisi görmüştür. Antibiyotik olarak en sık ampisilin sulbaktam kullanılmış ve birçok olguda metronidazol veya klindamisin ile kombine edilmiştir. Apse formasyonu olan ve fluktuasyon alınan hastalara cerrahi drenaj uygulanmıştır. Seksen beş hastanın 32’sine drenaj yapılırken, 52 hasta sadece antibiyoterapi ile tedavi edilmiştir. Çocuk grubunda en sık parafarengeal bölge, erişkin grupta ise en sık peritonsiller bölge tutulmuştur. Tüm olgularda enfeksiyonun kaynağının en sık nedenini 45 (%52,9) hastada görülen dental enfeksiyonlar oluşturmaktadır. Tüm hastaların hastanede kalış süreleri iki ile 32 gün arasında değişmektedir. Tüm hastalara ortalama 12 gün parenteral antibiyotik tedavisi verilmiştir. Hastalarımız antibiyotik ve/veya drenaj tedavisi ile tamamen iyileşmiştir. Taburcu sonrası hastalara oral amoksisilin klavulanat verilmiştir ve kulak burun boğaz polikliniğine kontrole çağrılmıştır.

Tartışma

Derin boyun enfeksiyonlarının tanı ve tedavisinin doğru bir şekilde düzenlenebilmesi için gerekli olan en önemli unsurlardan biri boyun fasyalarının anatomisinin iyi bilinmesidir. Derin boyun enfeksiyonlarının komplikasyonlarının çok çeşitli ve tehlikeli olmasının sebeplerinde biri de boyun fasyalarının anotomisidir (3). Antibiyotik kullanımı bu hastalığın insidansını önemli ölçüde azaltsa da derin boyun enfeksiyonları, tanı ve tedavisinin hızla yapılması gereken tehlikeli hastalıklardır (4). Bazı hastalık gruplarında; örneğin diabetes mellitusu bulunan ve immünsüpresif olan hastalarda bu risk artmıştır (5). Tayvan’da yapılmış bir çalışmada, derin boyun enfeksiyonu olan çocuklarda en sık retrofaringeal, takiben parafaringeal enfeksiyonlar olduğu bildirilmiştir (6). Bizim çocuk hastalarımız arasında en sık parafarengeal, erişkin hastalarımız arasında ise peritonsiller enfeksiyon olduğu gözlenmiştir. Peritonsiller enfeksiyon sebebiyle tedavi almış hastaların rölatif tonsillektomi endikasyonu bulunduğundan bu hastalara tonsillektomi önerilmektedir (7). Derin boyun enfeksiyonlarının komplikasyonları (sepsis, dissemine intravasküler koagülasyon, akut solunum sıkıntısı sendromu, karotis arter rüptürü, juguler ven trombozu, perikardit, mediastinit, plevral ampiyem, havayolu obstrüksiyonu vb.) çok sık görülmemektedir, fakat görüldüğü takdirde mortalite oranı %50’lere ulaşabilmektedir (8). Antibiyotiklerin yaygın kullanılmasından önce derin boyun enfeksiyonlarının sebebi olarak ön planda farengeal ve tonsiller enfeksiyonlar düşünülmekteydi. Fakat günümüzde sebep olarak odontojenik enfeksiyonlar başı çekmektedir (9). Klinik ve radyolojik olarak apse formasyonu saptanan hastalarda cerrahi drenaj önerilmektedir (3). Bu hastalığın tanısında genellikle anamnez ve fizik muayene bulguları kullanılır ve ateş, ağrı, baş hareketlerinde kısıtlanma, boyunda şişlik veya kitle, trismus, disfaji ve odinofaji gibi şikayetlere yol açabilir (10). Çalışmamızda da literatür ile uyumlu bulgular bulunmakla birlikte, farklı olan durum erişkinlerde en sık derin boyun enfeksiyonu nedeninin peritonsiler alan enfeksiyonu olmasıdır. Derin boyun enfeksiyonu olduğu düşünülen hastalara tanı konulduğu anda sistemik antibiyoterapi başlanmalıdır (11). Olguların büyük bir kısmı betalaktamaz pozitif bakteriler ile oluşmakta ve betalaktamaz dirençli antibiyotiklerin kullanılması gerekmektedir (12). Tarafımızca tedavi edilen hastaların enfeksiyonunun apse formasyonuna ilerlemesi durumu cerrahi gerektirir. Bu gibi durumlarda ayırıcı tanının önemi büyüktür. Selülit olgularında sadece parenteal antibiyotik tedavisi kullanılır (11) Özellikle yaşlı hastalarda bağışıklık sistemi göreceli olarak baskılanmış olduğundan apse formasyonu daha sık karşımıza çıkmaktadır (13).

Sonuç

Derin boyun enfeksiyonları tanı ve tedavisi hızla yapıldığında komplikasyonsuz iyileşebilen ve apse formasyonu görüldüğünde parenteral antibiyoterapi yanında cerrahi drenaj da uygulanması gereken hastalıklardır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışma için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır. Hasta Onayı: Çalışmamıza dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafınca değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: Cemal Hacı, Reşit Murat Açıkalın. Konsept: Cemal Hacı, Reşit Murat Açıkalın. Dizayn: Cemal Hacı, Reşit Murat Açıkalın. Veri Toplama veya İşleme: Cemal Hacı, Zafer Gezginadam. Analiz veya Yorumlama: Cemal Hacı, Reşit Murat Açıkalın, Ali Alper Bayram. Literatür Arama: Cemal Hacı, Samet Çağrı Coşkun. Yazan: Cemal Hacı.

Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.

Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.