ÖZET
Amaç:
Okulda skolyoz tarama programları (OSTP) skolyoz prevalansını belirleme ve önlem alma amacıyla oldukça yaygın olarak uygulanmaktadır. Ancak OSTP sürecinde ilk basamakta radyolojik değerlendirme yapılmadığı için küçük açılı (10-20o) skolyoz hastaları fizik muayene esnasında gözden kaçabilir. Bu çalışmada akciğer grafisi çektirmiş adölesanlarda torasik skolyoz prevalansının saptanması amaçlanmıştır.
Yöntemler:
Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’ne omurga sorunu dışındaki nedenlerle başvurmuş ve akciğer grafisi çekilmiş adölesan hastaların posteroanterior akciğer grafileri ve demografik verileri resim arşivleme sistemi aracılıyla geriye dönük olarak değerlendirildi.
Bulgular:
Bu çalışmada 326 (163 kız, 163 erkek) adölesana ait akciğer grafileri değerlendirildi (ortalama yaş: 15,54±2,12 yıl; ortalama koronal Cobb açısı: 5,25±7,14o). Adölesanların %7,36’sında (on altı kız, sekiz erkek) akciğer grafisinde torasik skolyoz saptandı. Torasik skolyoz prevalansı kızlarda erkeklere göre daha yüksekti, ancak fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (%9,82 ve %4,91; p=0,09). Kız ve erkek adölesanlar arasında yaş ve koronal Cobb açısı bakımından anlamlı fark saptanmadı (ortalama yaş: 15,00±1,41 ve 16,00±0 yıl, p=0,96; ortalama Cobb açısı: 12,30±14,43o ve 7,00±7,60o, p=0,19).
Sonuç:
OSTP skolyoz prevalansını belirleme için yararlı olsa da küçük açılı skolyozu olan hastaları saptamada yetersiz kalabilir. Skolyoz prevalansı doğru değerlendirmede OSTP’ye ek olarak akciğer grafilerini değerlendirmek daha yararlı sonuçlar verebilir.
Giriş
Adölesan dönemde en sık karşılaşılan omurga sorunu olan skolyoz, omurga diziliminin koronal düzlemde 10o veya daha büyük bir açıda bozuk olmasıdır (1-3). Küçük açılı skolyoz hastalarında (10-20o) herhangi bir belirti görülmeyebilir. Ancak büyük açılı skolyoz hastalarında morbidite ve mortalite artabilir. Bu nedenle skolyozun önlenmesi, tedavisinden çok daha önemli ve etkilidir.
Tüm dünyada skolyoz prevalansının bildirilmesi ve erken önlem alınması amacıyla okulda skolyoz tarama programları (OSTP) yürütülmektedir. Literatürde bildirilen skolyoz prevalansının oldukça değişken olması (%0,35-13) ve düşük tahmin değeri nedeniyle dernekler arasında OSTP kullanımı açısından fikir birliği oluşmamıştır (1, 4-16).
OSTP’de öne eğilme testi ve skolyometre ile değerlendirme yapılmaktadır (10, 17, 18). Özellikle 10-20o arasındaki skolyozları saptamak için hekim ve okul tarama görevlilerinin birlikte çalışmaları daha yararlı olacaktır (1,19). Direkt grafi sadece skolyoz düşündüren fizik muayene bulgusu varsa istenir. Bu nedenle küçük açılı skolyozlar OSTP sırasında gözden kaçabilirken (1,10) direkt grafilerle rahatlıkla saptanabilir (3). Gereksiz radyasyon maruziyeti ve sağlık harcamalarını önlemek amacıyla direkt grafiler skolyoz için birincil tarama yöntemi olarak kullanılmamaktadır. Bu çalışmada omurga dışı çeşitli sebeplerle akciğer grafisi çektirmiş adölesanların kesitsel değerlendirmesi ile torasik skolyoz prevalansının belirlenmesi amaçlandı.
Yöntemler
Bu kesitsel çalışmada, 01.01.2001-01.03.2001 tarihleri arasında doğmuş, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’ne herhangi bir zaman aralığında omurga haricindeki nedenlerle başvurmuş ve ayakta posteroanterior akciğer grafileri sisteme kaydedilmiş olan adölesanlarda torasik skolyoz taraması yapıldı. Çalışmaya başlamadan önce Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu’ndan etik kurul onayı alınmıştır (etik kurul onay no: 2018-072). Çalışma retrospektif bir çalışma olmasından dolayı hasta onayı alınamamıştır.
Ayakta posteroanterior akciğer grafileri Sectra LiteView (Linköping, İsveç) isimli resim arşivleme ve iletişim sistemi kullanılarak incelendi. Travma sonrası, omurga enstrümantasyonu sonrası, bilinen omurga hastalığı nedeniyle çekilmiş veya düşük görüntü kalitesinde olan (vertebral son plakların net görülememesi, kötü pozisyonlama) ve dekübit pozisyonda çekilmiş grafiler değerlendirme dışında bırakıldı. Bu kriterlere göre, 326 adölesana ait posteroanterior akciğer grafisi değerlendirmeye alındı.
Torasik omurgada koronal Cobb açıları yazarlardan biri tarafından ölçüldü. Omurganın net görüntülenebilmesi için Surgimap adlı bilgisayar programı üzerinde gri gösterge çizelgesi ayarlandı. Açıkça görülebilen omurga eğriliklerinde, eğri üzerinde Cobb açısı ölçüldü. Omurgada eğrilik görülmeyen direkt grafilerde Cobb açısı T1 veya T2 omurgalarının üst son plağı ile T11 veya T12 omurgalarının alt son plağı arasında ölçüldü. Koronal kesitlerde Cobb açısının 10o veya daha büyük olduğu durumlar skolyoz olarak tanımlandı (20). Yaş ve cinsiyet gibi demografik veriler resim arşivleme ve iletişim sisteminden elde edildi.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analiz için Excel 2011 (Microsoft, Washington, USA), ve Social Science Statistics (www.socscistatistics.com) programları kullanıldı. Kategorik değişkenler mutlak sayı ve yüzde olarak kaydedildi. Sürekli değişkenler ortalama ve aralık olarak kaydedildi. Kategorik değişkenler ki-kare testi kullanılarak analiz edildi. Sürekli değişkenler bağımsız örnekli t-testi kullanılarak analiz edildi. Alfa değeri <0,05 ise istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular
Bu çalışmada Antalya Atatürk Devlet Hastanesi acil servis veya polikliniklerine travma ve omurga sorunu dışı nedenlerle başvurarak ayakta posteroanterior akciğer direkt grafisi çekilmiş 326 (163 kız, 163 erkek) adölesan değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen adölesanların posteroanterior akciğer grafisi çekilme yaşı ortalama 15,54±2,12 yıl idi. Ortalama torasik koronal Cobb açısı 5,25±7,14o idi.
Adölesanların %7,36’sında (n=24) posteroanterior akciğer grafisinde torasik skolyoz saptandı. Torasik skolyoz prevalansı kızlarda erkeklere göre daha yüksekti, ancak fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (%9,82 ve %4,91; p=0,09). Kız ve erkek adölesanlar arasında yaş ve koronal Cobb açısı bakımından anlamlı fark saptanmadı (ortalama yaş: 15,00±1,41 ve 16,00±0 yıl, p=0,96; ortalama Cobb açısı: 12,30±14,43o ve 7,00±7,60o , p=0,19).
Adölesanları 13-15 yaş (n=147) ve 16-17 yaş (n= 179) olmak üzere iki gruba ayırdığımızda 13-15 yaş grubundakilerin koronal Cobb açısı daha küçük olmasına rağmen fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (3,52±3,15o ve 11,30±13,15o , p=0,08). İki grup arasında skolyoz oranı açısından anlamlı fark saptanmadı (%6,12 ve %8,39, p=0,45). Cobb açısı 17 yaşındaki adölesanlarda, 17 yaş altındaki adölesanlara göre anlamlı olarak daha yüksekti (12,35±11,67o ve 6,50±8,20o , p=0,01). Skolyoz prevalansı 17 yaşındaki adölesanlarda 17 yaş altındakilere göre daha yüksek olmasına rağmen, fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (%11,59 ve %6,20; p=0,127).
Tartışma
Küçük açılı skolyozlar OSTP sırasında gözden kaçabilirken (1,10) direkt grafilerle kolayca saptanabilirler (3). Bu çalışmada akciğer grafisi çektirmiş adölesanlarda torasik skolyoz prevalansının belirlenmesi amaçlandı.
Skolyozun önlenmesi, tedavisinden çok daha önemli ve etkilidir. Bu nedenle erken tanı ve önlem amacıyla uygun tarama programları planlanmalıdır. Skolyoz hastalarına erken tanı koymak ve tedavi maliyetini azaltmak amacıyla tüm dünyada belli aralıklarla prevalans çalışmaları, epidemiyolojik çalışmalar yürütülmektedir (1,4-10). Bu amaçla yürütülen OSTP’leri sırasında öne eğilme testi, gövde rotasyonu ölçümü ve Moiré topografisi gibi teknikler kullanılmaktadır (19). Ancak OSTP’lerin, değerlendirenin deneyimine bağlı olması ve tarama gününde okula gelmeyen çocukların gözden kaçırılması gibi kısıtlılıkları vardır (1).
Skolyozun kesin tanısı için radyolojik değerlendirme altın standart olarak kabul edilmektedir. Ancak, sağlıklı adölesan bireylerde prospektif radyolojik çalışma yürütmek etik nedenlerle uygun değildir. Bunun yerine çalışmamızda resim arşivleme ve iletişim sisteminde kayıtlı olan posteroanterior akciğer direkt grafileri geriye dönük olarak değerlendirildi. Randomize hasta seçimi için hastalar resim arşivleme ve iletişim sisteminde doğum tarihlerine göre tarandı. Bu çalışma Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birinde çok sayıda hasta kabul eden, herhangi bir alanda spesifikleşmemiş bir hastanesinde gerçekleştirildi.
Adölesanlarda skolyoz; ağrı, işlevsel bozukluk ve düşük yaşam kalitesinden ziyade kozmetik sorunlara yol açmaktadır (21,22). Omurga eğriliğinin ilerlemesi, bu bireyler için ve ülkelerinin ekonomisi için tehdit unsurudur (23). Akciğer grafilerinde torasik skolyoz prevalansını araştıran dünyada az sayıda çalışma yayınlanmıştır (1,3,20,24). Amerika Birleşik Devletleri’nde akciğer grafisi ile yapılan bir prevalans çalışmasında skolyoz prevalansı %8,3 olarak bildirilmiştir (24). Urrutia ve ark. (1) 50 yaş ve üzeri bireylerde torasik skolyoz prevalansını %24,2 olarak bildirmiştir. Aynı çalışmada ileri yaş ve kadın cinsiyet ile artmış torasik skolyoz prevalansı arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (20). Öte yandan, 25-64 yaşındaki bireylerde akciğer grafisinde torasik skolyoz taraması yapılan bir başka radyolojik çalışmada torasik skolyoz prevalansının %13,4 olduğu ve skolyozu olanların %11’inde eğrinin 10-19o arasında olduğu bildirilmiştir (3). Bahsedilen çalışmada yaş ve cinsiyet ile eğrinin büyüklüğü açısından anlamlı ilişki bulunamamıştır. Urrutia ve ark. (1) adölesan bireylerin akciğer direkt grafilerinde torasik skolyoz taraması yaparken çalışmaya 19-20 yaş grubundaki bireyleri de dahil etmişlerdir. Çalışmalarında torasik skolyoz prevalansının %9,3 olduğunu ve eğrilerin çoğunun 20o’den küçük olduğunu bildirmişlerdir (1). Bizim çalışmamıza göre, 13-17 yaş grubu adölesanlarda ayakta posteroanterior akciğer direkt grafilerinde torasik skolyoz prevalansı %7,36’dır. İstatistiksel olarak anlamlı fark bulunmasa da kızlarda skolyoz oranı ve Cobb açısı erkeklere göre daha yüksekti. Fong ve ark. (19) 10-14 yaş grubu adölesan bireylerin skolyoza daha eğilimli olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamıza göre, bunun aksine, istatistiksel olarak anlamlı bulunmasa da 17 yaşındaki adölesanlarda skolyoz prevalansı 17 yaş altındaki bireylere göre daha yüksek çıkmıştır.
Çalışmamızda koronal Cobb açısı 30o’nin üzerinde olan hastamız bulunmamaktadır. Kadınlarda skolyoz prevalansı ve eğrilik açısının daha yüksek olduğu daha önceki çalışmalarda bildirilmiştir (1,4-8,25,26). Urrutia ve ark. (1) cinsiyet ve torasik kifozun omurganın koronal dizilimini bağımsız olarak etkilediğini, ancak yaş ile omurganın koronal dizilimi arasında anlamlı ilişki bulunmadığını bildirmişlerdir. Benzer şekilde, bizim çalışmamızda da kızlarda skolyoz daha yaygındı.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızın kısıtlılıklarının farkındayız. Olası önyargıları önlemek için olguların klinik verilerini incelemedik. Uzun kaset skolyoz grafileri tanı almış skolyoz veya kifoz hastaları için istenmiş olabileceğinden çalışmaya dahil etmedik. Resim arşivleme ve iletişim sisteminde akciğer direkt grafisi ile aynı anda çekilmiş vücudunun herhangi bir bölümüne ait direkt grafileri ve/veya bilgisayarlı tomografi görüntüleri olan hastaları olası travma nedeniyle çalışmaya dahil etmedik. Burada amacımız, torasik skolyoz prevalansını yanlış gösterme olasılığını azaltmaktı. Çalışmamızı zorlaştıran etkenlerden biri de akciğer grafisindeki gri gösterge çizelgesinin omurga değerlendirmesi için uygun olmamasıydı. Gri gösterge çizelgesini torasik omurgaya göre ayarlayabilmek için ticari olmayan bir yazılım programını (Surgimap) kullandık. Tespit ettiğimiz skolyozların etiyolojisini değerlendirmedik. Ancak, bu çalışmada temel amacımız direkt akciğer grafisi kullanarak torasik skolyoz prevalansını saptamaktı ve bu oranı OSTP oranları ile karşılaştırmaktı. Çeşitli Avrupa ülkelerinde yapılan OSTP’de skolyoz prevalansı %0,2-6,4 (Türkiye için %0,25-0,66) (7,8,27-49) iken bu oran çalışmamızda %7,36’ydı. Bu da göstermektedir ki düşük dereceli skolyozlar direkt grafilerin geriye dönük taranması ile rahatlıkla ve maliyet karlı olarak saptanabilmektedir. Lomber skolyoz akciğer direkt grafisi ile saptanamayacağı için değerlendirmeye dahil etmedik. Ayrıca, çalışmamızdaki adölesanlar sağlıklı bireyleri yansıtmamaktadır (3). Skolyoz prevalansı için kesitsel çalışmalardan daha çok izlem çalışmaları planlanmalıdır. İzlem çalışmalarının yeterli sayıda olmadığı Fong ve ark. (19) tarafından yapılmış olan bir meta-analiz çalışmasında da vurgulanmıştır.
Sonuç
Adölesanlarda skolyoz prevalansı ve skolyoz ile ilişkili etkenlerin anlaşılması için OSTP yararlıdır. Ancak, OSTP deneyim gerektirdiği için küçük açılı skolyozlar OSTP sırasında gözden kaçabilir. Akciğer direkt grafileri skolyoz prevalansının doğru bildirilmesi için yararlıdır. Çalışmamızın sonuçları klinik düzeyde ve sağlık politikaları düzeyinde asemptomatik skolyozlu bireylerin gözden kaçırılmaması ve gerekli önlemler alınarak maliyetin azaltılması için bir ön rapor niteliğindedir. Her ülke ve/veya bölge retrospektif radyolojik veri tabanlarını kullanarak kendilerine ait skolyoz prevalans raporlarını yayınlamalıdır.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Konsept: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Dizayn: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Veri Toplama veya İşleme: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Analiz veya Yorumlama: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Literatür Arama: M.Ş.E, E.E.Ö.E. Yazan: M.Ş.E, E.E.Ö.E.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.