Mandibula Yerleşimli Periferal Osteom: Olgu Sunumu
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Olgu Sunumu
P: 30-32
Mart 2012

Mandibula Yerleşimli Periferal Osteom: Olgu Sunumu

Med Bull Haseki 2012;50(1):30-32
1. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Van, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Osteom kemik dokudan gelişen iyi huylu kitledir. En sık kraniofasiyal bölgedeki kemiklerden kaynaklanmakla beraber mandibula lokalizasyonu nadirdir. Kitlenin yerine ve büyüklüğüne göre hastada semptomlara neden olur. Görüntülemede panoramik radyografi veya bilgisayarlı tomografi tercih edilir. Bu olgu sunumunda büyük boyutlara ulaşmasına rağmen hastada kitle varlığı dışında semptom yapmamışmandibülerosteom vakası tartışıldı.

Anahtar Kelimeler:
Mandibula, periferalosteom, tani, tedavi

Giriş

Osteomlar yavaş büyüyen, iyi sınırlı, benign tümörlerdir. Vücutta kaynaklandığı yere göre santral, periferik ve iskelet dışı olmak üzere üç gruba ayrılır (1,2). Patogenezinde kompakt veya spongioz kemik yapımı ile karakterize reaktif doku büyümesi suçlanmaktadır (1,3,4).

Osteoma en sık paranazal sinüs, dış kulak kanalı, orbita duvarı, temporal kemik gibi kraniyofasiyal kemiklerde görülmesine rağmen mandibulada nadirdir (5). Mandibülerosteom yerine ve büyüklüğüne göre fasiyal asimetri veya maloklüzyon gibi semptomlara neden olabilir. Bu olgu sunumunda, büyük boyutlara ulaşmasına rağmen, hastada kitle varlığı dışında semptom yapmamışperiferal yerleşimli, spongioz karakterde mandibülerosteom vakası tartışıldı.

Olgu

Çenenin sol tarafında kitle şikayeti ile 12 yaşında erkek hasta kliniğimize başvurdu. Kitle 4 yıl önce başlamış ve geçen süre içerisinde büyümüş. Kitle mandibula sol korpusundaanterior lokalizasyonda 4,5x3,5 cm boyutunda sert, ağrısız ve mandibulayafikse olarak tespit edildi (Resim 1). Hastanın muayenesinde; mandibula yerleşimli kitle dışında özellik yoktu. Hasta özgeçmişinde travma, dişçekimi veya herhangi bir enfeksiyon tarif etmiyordu. Ayrıca Gardnersendromununa yönelik rektal kanama, mukus deşarjı ve tenezm hissi gibi gastrointestinalşikayetleri yoktu. Soy geçmişinde özellik yoktu.

Hastanın hemogramı ve biyokimyasal değerleri normal bulunmuştur. Ayrıca yapılan tiroit ve batın incelemelerinde patoloji saptanmamıştır. Yapılan radyografik incelemesinde kitlenin mandibula kaynaklı kemik yapıda kitle olduğu görüldü. Bilgisayarlı tomografi (BT) incelemesinde mandibula sol korpusundan kaynaklıöne ve aşağıya doğru uzanım gösteren ekzofitik karakterde 4,5 x3,5 cm kitle görüldü. Kitle, içerisinde sklerotikseptaları bulunan düzgün sınırlı ve periferi sklerotik lezyon olarak tespit edildi (Resim 2). Görüntülemede mandibuladasolid kitle dışında patolojiye rastlanmadı.

Klinik muayene ve radyografik inceleme sonucunda kite periferik yerleşimli osteomön tanısı ile genel anestezi altında ameliyata alındı. Kitle dar bir tabanla mandibulakorpusundan kaynaklanıyordu ve spongioz karakterde idi (Resim 3). Kitle mandibuladan kaynaklandığı yerden 5 mm keski ile eksize edildi. Elmas tur ucu ile kanama kontrolü sağlandı ve mandibula konturu düzeltildi. Hastanın kontrollerinin1. yılında nüks gözlenmedi.

Tartışma

Osteom en sık kraniyofasiyal kemiklerden gelişen benignkarekterde tümörlerdir (1-9). Kaynaklandığı yere göre santral, periferik ve iskelet dışı olmak üzere üç gruba ayrılır (1-5,7-9). Klinik olarak periferikosteomalar tek, sesil veya pediküllü, iyi sınırlı lezyonlardır (1-5). Boyutları 1-4 cm arasında değişebilmektedir. Fakat çok daha büyük boyutlara ulaşabilirler (3, 8). Sunulan olguda mandibüler kitle 4.5 cm boyutuna ulaşmıştı. Osteomunmandibula yerleşiminden dolayı kitlenin boyutu maksilla yerleşimli osteomlarla kıyaslandığında oldukça büyük sayılabilir.

Araştırmacılara göre osteom gerçek bir neoplazi olmayıp gelişimsel anomalidir (3). Patogenezinde enfeksiyon veya travmaya bağlı reaktif doku büyümesi suçlanmaktadır (1,3). Olguda özgeçmiş sorgulamasında osteompatogenezini açıklayacak travma, dişçekimi ve enfeksiyon hikayesi yoktu. Bu nedenle kitlenin spontan başlangıçlı olduğu düşünüldü. Osteomlarınkraniofasiyal bölgede sıklıkla paranazal sinüsler, dış kulak yolu kemik kanalı, orbita duvarı ve temporal kemikten kaynaklanır (1-9). Daha nadir olarak osteommandibulada da görülebilir (5,7-9). Mandibula kaynaklıosteomlarçoğunlukla korpusta lokalizedir (7-9). Bizim olguda da osteomkorpus kaynaklı idi. Johann ve ark.’nın (9) periferalmandibula kaynaklı 63 vakalık osteoma incelemesinde lezyon 23 hastada korpus, 18 hastada kondil, dokuz hasta angulus, yedi hasta ramus, beş hasta koronoid proses ve bir hasta sigmoid notchlokalizasyonlu olduğu rapor edilmiştir (9). Korpuslokalizasyonlu 23 hastadan sadece dördünde kitle korpusön kısmından kaynaklandığı rapor edilmiştir (9). Bizim olguda nadir yerleşimli olarak, periferalosteom kitlesi mandibulada dar bir tabanla korpusön kısmından kaynaklanmaktaydı.

Mandibulada lokalize osteomalar kitlenin boyutu ve lokalizasyonuna bağlı olarak fasiyal asimetri ve maloklüzyon gibi semptomlar oluşturabilir (3,8). Bunun dışında nadiren trismus, çiğneme ve konuşma güçlüğüne neden olabilirler (3,8). Sunulan olguda osteom büyük boyutlara ulaşmasına rağmen, hastanın tek şikayeti kitleye bağlı estetik kaygılar idi.

Osteomlar radyografik görüntülemede, genellikle kaynaklandığı kemiğe geniş bir taban veya pedikülle bağlı, yuvarlak veya oval, iyi sınırlıradyoopak kitle şeklindedir (2, 3). Küçük hacimli lezyonlarda panoramik radyografiler yeterli olabilmekte iken, büyük hacimli lezyonlarda BT lezyonun boyutu ve çevre dokularla olan ilişkisini belirlenmede daha çok yardımcı olmaktadır (8). Bizim olguda da kitlenin büyüklüğünden dolayı kitlenin çevre dokularla ilişkisinin ortaya konması için görüntülemede BT kullanıldı.

Mandibulada lokalize tek radyoopak kitlelerin ayırıcı tanısında osteom dışında eksoztoz, osteidosteoma, osifiyefibroma, periostealosteoblastoma ve osteosarkoma akılda tutulmalıdır (2,3). Ayrıca benzer semptomlara neden olabileceğinden odontojenik dokulardan köken alan odontoma ve kronik sklerozeosteomiyelit ayırıcı tanıda düşünülmelidir (3). Bunların dışında osteomGardner sendromunun bir parçası olabilir (4,6,7). Osteomaların tedavisi lokalizasyonlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bazı vakalarda intraoraleksizyon ile tedavi mümkün iken, bazı vakalarda ekstraoral cerrahi yaklaşım gerekebilir. Ekstraoral cerrahi yaklaşım ile daha iyi bir görüş alanı sağlanmaktadır. Ancak, bu yaklaşımda kötüskar dokusu oluşumu, fasiyal paralizi, fasiyal arter veya venin hasarı gibi komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Cerrahi sonrasınüks oranı düşüktür. Bununla beraber hastaların nüks açısından periyodik olarak klinik ve radyalojik takibi önerilmektedir (3). Olguda kitlenin büyüklüğü nedeniyle eksternal yaklaşım tercih edildi ve marjinal fasiyal siniri korumaya yönelik prensiplere uyuldu. Hastada erken dönem herhangi bir komplikasyon ile karşılaşılmadı ve bir yıllık takipte nüks gözlenmedi.

Sonuç olarak mandibulanın tek radyoopak kitlesinin ayırıcı tanısında periferik yerleşimli osteom da akılda tutulmalıdır. Osteomasemptomatik olarak büyük boyutlara ulaşabilmektedir.

Yazışma Adresi/AddressforCorrespondence: M. Fatih Garça
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Van, Türkiye
E-posta: [email protected]
Geliş Tarihi/Received: 30 Eylül 2011 Ka­bul Tarihi/Accepted: 26 Kasım 2011