ÖZET
Bu yazıda 35 yaşında kadın hastada, nadir frontal kemik yerleşimli kavernöz hemanjiom olgusu sunulmuştur. Sol frontal bölgede başağrısı ve şişliği bulunan hastanın bilgisayarlı tomografisinde frontal kemik anteriorda diploe mesafesinde genişleme ve lüsensi artışı görülmesi üzerine lezyonu cerrahi olarak çıkarılmıştır.
Giriş
Kavernöz hemanjiomlar kafatasında görülen nadir tümörlerdir (1). Kemiğin primer hemanjiomları tüm kemik tümörleri içinde %1'den az olup kalvarial bölgede ise %0,2 oranındadır (2-4). Sıklıkla frontal veya pariyetal bölgede bulunur (3-6). Genellikle konjenital, nadiren posttravmatiktir. Diploik alandaki damarlardan kaynaklanırlar. Kadınlar erkeklere oranla daha sık etkilenir. Dört ve beşinci dekatta daha fazla görülürler (4,7). Çoğunlukla asemptomatik olup başağrısı, bölgesel hassasiyet olabilir (5).
Olgu
Otuz beş yaşında kadın hasta sol frontal bölgede şişlik, başağrısışikayeti ile başvurmuştur. Daha önceden travma hikayesi olan hastanın bilgisayarlı tomografi tetkiki sonucu sol frontal kemik anteriorda diploe mesafesinde artış ve lüsensi artışı (hemanjiom?) olarak belirtilmiştir (Resim 1). 2.5x2 cm kitle cerrahi olarak çıkarılmıştır. Histopatolojik incelemesinde yer yer osseöz alanlar içeren fibrokonnektif stromada geniş kan damarları görülmüş olup olgu kavernöz hemanjiomla uyumlu olarak değerlendirilmiştir (Resim 2).
Tartışma
Hemanjiomlar endotel ile döşeli vasküler kanalların proliferasyonu ile oluşan hamartomlardır (7,8). Bütün yaşlarda görülmekle beraber en çok dördüncü dekatta ve kadınlarda görülürler. İntraosseoz hemanjiomlar en çok vertebra daha sonra da kalvariumdan kaynaklanır (4,5,7). Kafatasının intraosseoz hemanjiomları bütün kemik tümörlerinin %0.2’sini oluşturur (1,2,4,8). Sıklıkla frontal, pariyetal daha az sıklıkla da kraniyofasiyal kemiklerde mevcutturlar (4,5,9). Olgumuz kadın olup, yaş 35 ve lokalizasyon frontal kemiktir.
Literatürde kemik hemanjiomlarının genellikle konjenital, nadiren de travma sonrası geliştiği bildirilmiştir. Travmanın hemanjiom gelişimindeki rolü belli değildir (3,7). Bizim vakamızda da geçmişte frontal bölgede travma hikayesi vardır ve yazarların belirttiği gibi travmanın bazı büyüme faktörlerini uyardığı fikri bize de uygun gelmektedir (5).
Kalvarial hemanjiomlar diploe mesafesindeki kan damarlarından meydana gelmektedirler. Eksternal karotid arterin baş kemiği içerisine verdiği dallardan kaynaklanırlar. Bu tümörlerde başlıca kanlanma ise orta meningeal ve süperfisyal temporal arterlerle sağlanır.
Genişlemiş damarsı yapılardan oluşan kavernöz hemanjiomlar normal dokunun yerini alır vedokuyu tahrip ederler (3,4,10).
Dermoid kist, dev hücreli kemik tümörü, multipl miyeloma ve metastaz gibi iyi sınırlı osteolitik lezyonlar radyolojik ayırıcı tanılardır (3). Preoperatif tanı diğer kemik lezyonları ile benzerliğinden dolayı zordur. Bilgisayarlı tomografi trabeküler ve kortikal detayları göstermesi açısından çok yararlı bir görüntüleme tekniğidir (8,9).
İntraosseöz hemanjiomun kesin tanısı histopatolojik olarak konur (1,2,5,7). Mikroskopik olarak kavernöz, mikst kapiller, selüler ve sklerozan olarak sınıflanırlar (7). Kalvarial hemanjiomlar çoğunlukla kavernöz tipte ve nadir olarak görülürler (4,6). Olgumuz histopatolojik olarak düzenli fibröz ve osseoz doku arasında tek sıralı endotel ile döşeli kistik şekilde genişlemiş kan damarları ile kavernöz hemanjiom tanısı almıştır.
Hemanjiomlarda tedavi her zaman gerekli değildir. Kitle etkisine bağlı başağrısı, kafa içi basınç artışı bulguları, hemoraji, kozmetik nedenler tedavi endikasyonunu oluşturur. Lezyon nüks gelişmemesi için, çevresindeki normal kemiği de içerecek şekilde cerrahi olarak çıkarılır. Malign dönüşüm görüldüğünden radyasyon tedavisi tercih edilmez (1,3,7,8). Olgumuz başağrısı ve yavaş olarak büyüyen kitle şikayeti ile opere edilmiştir.
Sonuç olarak, bu olguda olduğu gibi, hemanjiom gelişiminde travma gibi çeşitli dış faktörlerin de tetikleyici olabileceği düşünülmüştür. Özellikle gözle görünen bölgede kitle varlığı kozmetik yönden rahatsızlık oluşturmaktadır. En etkili tedavi seçeneği lezyonun güvenli cerrahi sınırlarla çıkarılmasıdır.