Batın Duvarında Kist Hidatik Olgusu - Olgu Sunumu
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Olgu Sunumu
P: 0-0
Mart 2005

Batın Duvarında Kist Hidatik Olgusu - Olgu Sunumu

Med Bull Haseki 2005;43(1):0-0
1. S.B. Haseki Egitim Ve Arastirma Hastanesi, 1. Genel Cerrahi Klinigi, Istanbul, Türkiye
2. S.B. Haseki Egitim Ve Arastirma Hastanesi, 1. Cerrahi Klinigi, Istanbul, Türkiye
3. S.B. Haseki Egitim Ve Arastirma Hastanesi, 1. Genel Cerrahi Klinigi, Istanbul
4. S.B. Haseki Egitim Ve Arastirma Hastanesi, 1. Genel Cerrahi Servisi, Istanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Batın duvarı, echinococcus granulosusun larva formu ile oluşturulan kist hidatik hastalığı tarafından çok nadir tutulmaktadır. Literatüre göre günümüze dek batın duvarı tutulumu dissemine hastalıkta bile çok nadir bildirilmiştir. Genel cerrahi polikliniğimizde batın duvarında sağ lomber bölgede 65 mm lik kistik kitle sebebiyle tetkik edilmekte olan 42 yaşındaki kadın hastada kist hidatik teşhisi cerrahi girişimi takiben yapılan patolojik inceleme ile kondu. Ameliyat öncesinde de yapılmayan serolojik tetkikler ameliyat sonrasında da negatif sonuç verdi. Cerrahi tedavi olarak kistektomi uygulandı. Hasta sorunsuz olarak ameliyat sonrası 3. günde herhangi bir komplikasyon gözlenmeden taburcu edildi. Ameliyat sonrası kontrol döneminde 6 ay süreyle 10mg/kg Albendazole ile sürdürdüğümüz medikal tedavi uygulandı. Vakayı sunmaktaki amacımız, batın duvarı kistik kitlelerinde ayırıcı tanıda endemik bölgelerde kist hidatiğin düşünülmesi gerektiğini literatür tarayarak vurgulamaktır.

GİRİŞ

Hidatidoz, echinococcus granulosusun larvası aracılığı ile oluşan endemik parazitik bir hastalıktır. Genelde karaciğer ve akciğeri tutmasına rağmen vücuttaki herhangi bir organ veya alan da potansiyel olarak tutulabilmektedir. Literatürde pankreas, kalp, baş-boyun, mediasten, retroperiton, sakrum, merkezi sinir sistemi, pelvis, uyluk, vesica seminalis, böbrek, omurga, femoral arter, göz, retrovezikal alan, psoas kası, ovarium, uterus, aksilla, tiroid, meme, kemik, dalak ve eklem tutulumları bildirilmiştir (1-6). Batın duvarı tutulumuna yayılmış hastalıkta bile çok nadir rastlanmaktadır (7-10). Özellikle endemik bölgelerde, batın duvarı lezyonlarının ayırıcı tanısında bulunması gerektiğini düşündüğümüz kist hidatik hastalığını, tedavisini üstlendiğimiz bir hastamız sebebiyle literatürü tarayarak sunduk.

OLGU

Batın duvarında kistik kitle sebebiyle genel cerrahi polikliniğimizde tetkik edilmekte olan 42 yaşındaki bayan hastanın batın ultrasonografisinde sağ lomber bölgede 65 mm lik bir adet kistik lezyon tespit edildi (Resim 1). Hastanın daha önce ameliyat öyküsü yoktu. Batın tomografisinde batın duvarındaki kitlenin kistik özellikte olduğu rapor edildi (Resim 2). Kist sıvısından gönderilen ince iğne aspirasyon biyopsi raporunda yönlendirici özellik saptanmadı. Kist hidatik teşhisi cerrahi girişimi takiben yapılan patolojik inceleme ile kondu. Ameliyat öncesinde yapılmayan serolojik tetkikler ameliyat sonrasında da negatif sonuç verdi. Cerrahi tedavi olarak kistektomi uygulandı. Hasta, ameliyat sonrası 3.günde herhangi bir komplikasyon gözlenmeden taburcu edildi. Ameliyat sonrası kontrol döneminde 6 ay süreyle 10mg/kg Albendazole ile medikal tedavi uygulandı.

İRDELEME

Atipik yerleşimli hidatidozisin teşhisi, bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle butür atipik yerleşimli kist hidatiklerde hastamızda olduğu gibi negatif serolojik sonuçlarla karşılaşmak mümkündür (11,12). Sunduğumuz vakada da olduğu gibi batın duvarı ve diğer atipik yerleşimlerde hematojen disseminasyon suçlanmaktadır (7). Hidatidozisin teşhisi, görünteleme tekniklerinin zenginliğine rağmen her zaman kolay olmamaktadır. Gharbi ve ark.(13) ultrasonografinin hem teşhis hem sınıflandırma için tedavi seçiminde faydalı olabilecek şekilde kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Karakteristik duvar kalsifikasyonunu göstermede bilgisayarlı tomografi; lokalizasyon ve kistin natürünü göstermede ise Magnetic Resonance Imaging (MRI) faydalı olmaktadır (7,14). Ancak bu tür ileri görüntüleme teknikleri de hastamızda olduğu gibi kesin tanı koymada yetersiz kalabilmektedir. Geçmişte kolaylıkla cerrahi endikasyon konulan hidatid kist hastalığı, Albendazole tedavisinin gündeme gelmesi ile giderek cerrahi bir tedavi olmaktan çıkmaktadır (15-17). Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada, ayrıca nüfusun büyük bölümünün kırsal kesimde yaşadığı ve hayvancılıkla uğraştığı ülkelerde kist hidatik halen ciddi bir problem olduğundan anti-hidatik ilaçlar cerrahi kontraendikasyon konulmuş hastalarda da kullanılabilmektedir. Onbeş yıllık bir takip çalışmasında kistlerin büyüklüğü ve canlı parazit içermesi sebebiyle cerrahi endikasyon konmuş olan hasta grubunun ameliyatsız takiplerinde %75'inde kistlerin ilaç tedavisi ile küçüldüğü rapor edilmiştir (17). Cerrahiye başvurulması durumunda da hepatik rezeksiyonlara varan geniş kapsamlı komplike ameliyatlar yerine sadece cerrahi drenaj gibi basit çözümler önerilmektedir (18). Vücudun herhangi bir yerindeki kistin açık veya laparoskopik cerrahi metotla olarak çıkartılması tedavideki altın standart olmasına rağmen günümüzde ultrasonografi eşliğinde perkütan aspirasyon, karaciğerdekilerden orbital hidatid kistlere kadar uzanan yaygın bir yelpazede giderek yaygınlaşmakta ve cerrahi ekstirpasyona ciddi bir alternatif oluşturmaktadır (3,19). Hastamızda daha önceden kist hidatik öyküsü olmaması ve kırsal bir bölgeden gelmemesi nedeniyle ameliyat öncesi ayırıcı tanıda kist hidatik düşünülmedi.
Hastamızda ameliyat öncesi teşhis koyamadığımız için kimi araştırmacılar tarafından artık cerrahi bir hastalık sayılmayan kist hidatikte perkütan tedavi veya medikal tedavi uygulayamadık.
Literatüre göre renal kolik ağrılar, diplopi, hipertansiyon, kalp tamponadı, primer infertilite, tıkanma ikteri, arter embolisi gibi spesifik olmayan semptom ve hastalıkların ayırıcı tanısında kist hidatik düşünülmelidir (1-3).